BİR BİRİM AHMET
Erdem Taşkıran
std.cave@outlook.com
FADE-IN
İÇ.GÜN.AHMET’İN MUTFAĞI
LOŞ VE DAĞINIK MUTFAK.
Ekrana henüz bir görüntü gelmeden suyun kaynama sesi duyulur. Kirli, elektrikli ocak üstünde küçük bir tencerenin içinde tek bir yumurtanın haşlandığı görülür. Yumurtanın çatlaklarından akan yumurta akı suyun içinde haşlanmıştır. Analog bir zamanlayıcının uzun süren rahatsız edici sesi ile sahne biter.
CUT
CUT
İÇ.GÜN.AHMET’İN ODASI
HAVA ÇOK AYDINLIK OLMAMASINA RAĞMEN İÇERİ GİREN IŞIK ODAYI YETERİ KADAR AYDINLATMAKTADIR. ODA O KADAR KÜÇÜKTÜR Kİ HERHANGİ BİR EKSTRA DAĞINIKLIK OLDUKÇA BÜYÜK BİR SORUN HALİNE GELEBİLMEKTEDİR.
Ahmet’in küçük odasının perdeleri bir anda açılır. İçerden televizyon sesi gelse de anlaşılacak kadar yüksek değildir. Ahmet sadece iç çamaşırıyla uykulu bir halde camını açar.
CUT
CUT
İÇ.GÜN.AHMET’İN SALONU
EVİN EN BÜYÜK YERİ OLAN ANCAK NORMAL SALONLARA GÖRE ÇOK KÜÇÜK SAYILAN SALON DİĞER ODALARA NİSPETEN DAHA AYDINLIKTIR. SALONUN ORTASINDA BULUNAN MASADA BİR BOŞ TABAK, BAYATLAMAYA YÜZ TUTMUİ BİR EKMEK, BİRAZ PEYNİR VE ZEYTİN BULUNMAKTADIR. SES OLSUN DİYE AÇILDIĞI BELLİ ESKİ MODEL TELEVİZYONDA ÇEKEN TEK KANALLARDAN BİRİ OLAN HABER KANALI AÇIKTIR.
Elinde tencereyle salona giren Ahmet tencereyi masanın üstüne bırakır. Haşladığı yumurtasının kabuklarını tenceredeki suyun içine soyar. Haberlerde piyasalarda yaşanan çalkantılara, son zamanlarda yaşanan krizlere, hava durumuna dair şeyler belli belirsiz duyulur.
SPİKER
... son zamanlarda yaşanan çalkantılar piyasaları oldukça sarstı.
Ahmet’in küçük kahvaltısına başlaması ve bitirmesi neredeyse bir olur.
SPİKER
... geçtiğimiz yıllardan beri zorlanan ekonomimizde işverenlerin müşkül durumu, halka da oldukça sert bir ¸şekilde yansımakta...
Kalkar. Masayı olduğu gibi bırakır. Televizyonu kapatmaya yönelir.
SPİKER
... hava bugün güneşli ve 24 derece dolaylarında seyredecek.
Televizyonu kapatır. Televizyon kapanırken çok kısa bir an ekranda güncel döviz kurlarının olduğu kösede "Ahmet 15.90" ibaresi görünür.
CUT
CUT
İÇ.GÜN.AHMET’İN ODASI
Ahmet dolabının kapağını açar. Dolabından gün içinde giyeceği kıyafeti seçmeye çalışır. Önce siyah bir pantolon çıkarıp yatağının üstüne serer. Daha sonra aldığı siyah tişörtü beğenmez ve başka bir siyah tişört ile değiştirir. Çorap çekmecesinden bir çorap alır ve önce çoraplarını giyer. Çoraplarını giymesiyle sağ çorabının baş parmağının delik olduğunu görür. Çorabı çıkarıp odanın kösesine doğru fırlatır. Dünden kalma dağınıklık yığınının içinden giyilmiş çorabını bulur ve onu giyer. Çoraplarının farklı olmasından rahatsız olsa da buna ayıracak zamanı olmadığını farkeder. O esnada dolabının aynasından yansıyan görüntüde çorapların ikisinin de aynı renk olduğu görünür ancak Ahmet’in gözünden bakıldığında çoraplar farklı renktedir. Masasının üstündeki notları derme çatma bir şekilde düzenleyerek çantasına koyar ve odadan ayrılır.
CUT
CUT
DIŞ.GÜN.AHMET’İN SOKAĞI
SOKAK TEK BİR ARABANIN SIĞABİLECEĞİ KADAR DAR, SIKIŞIK VE ESKİ BİNALARIN OLDUĞU, ORTA HALLİ İNSANLARIN YAŞADIĞI APARTMANLARIN ÖNÜNDEKİ ARAÇLARDAN DA ANLAŞILABİLECEK BİR SOKAKTIR.
Apartman kapısı ekrana gelir. Ahmet kapıdan çıkar. Kıyafetleri, çorapları, ayakkabıları ve çantası ile simsiyahtır. Sonrasında sokaktan aşağıya doğru yürümeye başlar. Sokağın sonuna kadar inerken jenerik akar.
CUT
CUT
DIŞ.GÜN.CADDE
AHMET’İN OTURDUĞU SEMTTEKİ EN İŞLEK CADDE, ŞEHRİN GÖZDE YERLERİNE GÖRE OLDUKÇA KÜÇÜK ANCAK KISMEN YOĞUN SAYILABİLMEKTEDİR. CADDEDE GIDIM GIDIM İLERLEYEN TRAFİKTE PEŞ PEŞE ARABALAR VARDIR. ARABALARIN HAREKETİNİ SAĞLAYAN SİMSİYAH GİYİMLİ İNSANLAR KÜMELER HALİNDE ARABALARI İTMEKTEDİR. PEŞ PEŞE DURAN ARABALARIN FİYATI ARTTIKÇA ONLARI İTEN KİŞİ SAYISI DA ARTMAKTADIR. SIKIŞIKLIĞA SEBEP OLAN ARACI TEK KİŞİ ZAR ZOR İTMEYE ÇALIŞMAKTADIR. ARABA DİĞERLERİNE GÖRE OLDUKÇA DÜŞÜK BİR MODELDİR.
Düşük model araçtan bir anda dumanlar yükselmeye baslar. Onu iten kişi bir anda itmeyi bırakır. Yavaşça arabanın etrafından uzaklaşarak gözden kaybolur. Arkasında bekleyen tahammülsüz kalabalıktan korna sesleri yükselir. Arabaları iten kişiler ellerindeki havalı kornaları sürekli bir şekilde çalar.
CUT
CUT
DIŞ.GÜN.AHMET’İN SOKAĞI
AHMET’İN SOKAĞI TAM DA TRAFİĞİN SIKIŞTIĞI KÖŞEDEN CADDEYE BAĞLANMAKTADIR.
Sokağından aşağıya inen Ahmet gürültüleri uzaktan duymaya başlar. Köşeyi döndüğü esnada kulak patlatan korna seslerine aldırış etmeden trafiğin akan yönüne doğru yürümeye devam eder. Sesler uzaklaşır. Sesler tamamen bittikten sonra karsıya geçer. Mehmet Market tabelası görünür. Ahmet içeri girer.
CUT
CUT
İÇ.GÜN.MEHMET MARKET
MAHALLE BAKKALINDAN HALLİCE SONRADAN DEVŞİRİLMİŞ BİR MARKETTİR. İÇERİSİ HİÇ MODERN BİR DÜZENE SAHİP OLMASA DA BARKOD OKUTMALI BİR KASA VE BİR TÜP MARKASINA AİT ŞİŞME YELEĞİ OLAN BİR KASİYER BULUNMAKTADIR. BİNBİR ÇEŞİT ÜRÜN BULUNAN MARKETTE HIRDAVAT REYONUNDAN MANAVA KADAR HER ŞEY BULUNABİLMEKTEDİR.
İçeri giren Ahmet’i gören market sahibi kollarını açar ve Ahmet’i karşılar.
MEHMET
Oooo! Ahmed’im! Hoşgeldin! (Büyük bir coşku ve sevgiyle)
Ahmet tam cevap vermeye yeltenecekken içeri varlıklı olduğu giyiminden hemen anlaşılan bir kadın girer ve Ahmet’i elinin tersiyle hafifçe iterek kasaya ilerler.
Kadının arkasından onu takip eden simsiyah takım elbiseler içinde güneş gözlükleriyle duran koruma kılıklı ve ifadesiz 4 kişi de onu takip eder.
Mehmet bir anda Ahmet’i unutarak gergin bir şekilde giren kişiyi karşılar.
MEHMET
Zümrüt Hanım, hoşgeldiniz. Her zamankinden veriyorum? (Oldukça kibar)
Zümrüt Hanım umursamaz ve küçümser bir tavırla başıyla onaylar. Arkasına bakmadan iki parmağı ile korumalarına yönlendirme işareti yapar. Emri alan korumalardan en yakın olanı bir asker edasıyla Mehmet’in yanına geçer ve dikilir.
MEHMET
Bozuk yok muydu? (Kaygılı ve çekingen)
Zümrüt Hanım bu soruyu duymamış gibi bir tavır içindedir. Bunu gören Mehmet dükkânın girişini temizleyen küçük çocuğa bağırır.
MEHMET
Oğlum! Koş bunu bozdur gel.
Küçük çocuk ona seslenildiğinde koşarak içeri girer. Dikilen korumanın elinden tutar. Korumayı onunla gelmesi için çekiştirir. Koruma ifadesiz bir şekilde onu takip eder. Mehmet mahcup bir ifadeyle Ahmet’e döner ve özür dilercesine bir harekette bulunur. Ahmet de gayet sakin ve anlayışlı bir şekilde sorun değil işareti yapar. Oluşan sessizlikten faydalanan Ahmet söze girer.
AHMET
Mehmet Abi... (Çekinerek) Benim şu defteri haftaya kapatsak...
Ahmet teklifinin sonlarına doğru göz temasından kaçınıp utanmış bir şekilde bakışlarını yere diker. Durumu gören Mehmet babacan bir ifadeyle karşılık verir.
MEHMET
Hiç önemi yok paşam. Sen ne zaman rahatlarsan o zaman kaparız. Ondan mı geldin sen?
Ahmet başıyla onaylar.
MEHMET
Tamam tamam... Hadi sen var git işine gücüne bak.
Zümrüt Hanım durumdan oldukça sıkılmış bir ifadeyle dükkânın diğer kısımlarına yönelir.
AHMET
Abi çok... Çok teşekkür ederim.
(Mahcup ve minnettar)
Ahmet dükkândan çıkarken küçük çocuk yanında simsiyah giyimli iki küçük çocuk ve bir genç ile dükkâna girer.
ÇOCUK
Geldik baba!
CUT
CUT
DIŞ.GÜN.CADDE/OTOBÜS DURAĞI
Ahmet dükkândan çıkar çıkmaz saatini kontrol eder. Marketin karsısında bulunan otobüs durağına otobüsün geldiğini görünce koşmaya başlar. Kalabalık durakta bekleyenlerden bazıları otobüse binerler. Ahmet son anda otobüse yetişir ancak otobüse binmek yerine, otobüsü itmeye başlar. Bunu yapan tek kişi değildir. Ondan sonra da gelip onun yanında otobüsü iten simsiyah giyimli birkaç insan belirir. Otobüsü iten gençlerden biri Ahmet’e seslenir.
GENÇ
Affedersiniz, müzeden geçiyor mu?
AHMET
Geçer. (Senkron bir şekilde başıyla onaylar)
Ahmet bir yandan otobüsü iterken bir yandan da cüzdanını çıkarmaya çalışır. Tek eliyle tuttuğu cüzdanından kimliğini çıkarır. Hemen önünde otobüsü iten kişiye uzatır.
AHMET
Şuradan bir öğrenci uzatır mısınız?
Önündeki kişi hiçbir şey demeden kartı alıp bir önündekine uzatır. Otobüsün içi görünür. Otobüsün içinde sadece yaşlı insanlar bulunur. Ahmet’in kimliği ona döner ve ilk durakta otobüsü itmeyi bırakır. Otobüsü bıraktığı durak okulunun durağıdır. Kalabalık bir topluluğun giriş çıkış yaptığı üniversitenin girişine yönelir.
CUT
CUT
DIŞ.GÜN.ÜNİVERSİTE/NİZAMİYE
KOZMOPOLİT BİR VAKIF ÜNİVERSİTESİ GİRİŞİDİR. NİZAMİYENİN ÖNÜNDE SİMSİYAH GİYİMLİ KİŞİILER TARAFINDAN HAREKET ETTİRİLEN LÜKS SPOR ARABALARIYLA, BİSİKLETLERİYLE VE YAYAN OLARAK OKULA GİRİŞ YAPAN ÖĞGRENCİLER GÖRÜNMEKTEDİR.
Kalabalığın içinden geçen Ahmet de kimliğini göstererek okula girer. Kafasını kaldırmadan yürüyerek kütüphane binasına doğru ilerler. İçeri girer.
CUT
CUT
İÇ.GÜN.KÜTÜPHANE GİRİŞ
ÜÇ KATLI VE ÇOK BÜYÜK BİR KÜTÜPHANEDİR. GİRİŞ KATINDA KÜTÜPHANE GÖREVLİLERİNİN BULUNDUĞU BİR VEZNE VARDIR. VEZNENİN KARŞISINDA MERDİVEN BOŞLUĞU VE HEMEN MERDİVENLERİN BAŞLANGICINDA İSE ASANSÖR BULUNMAKTADIR.
Ahmet içeri girer. Asansörün yanındaki duvarda asılı olan arızalı yazısını görüp karsısındaki merdivenlere yönelir. Asansörün içinden normal giyimli birkaç kişi iner ve kahkahalar atarak kütüphanenin çıkısına doğru yönelirler. Ahmet yorgunluktan merdivenleri sendeleyerek çıkar.
CUT
CUT
İÇ.GÜN.KÜTÜPHANE BİRİNCİ KAT
BİRİNCİ KATTAKİ HERKES SİMSİYAH GİYİNMİŞ HARIL HARIL DERS ÇALIŞMAKTADIR. ÜST KATTAN GELEN YOĞUN UĞULTUNUN ARASINDAN YER YER KAHKAHA SESLERİ YÜKSELMEKTEDİR.
Ahmet birinci katta, ilk bulduğu boş masaya çantasını savurur. Kendini sandalyeye yıkılırmışçasına bırakır. Kafasını çantasına gömer. Ekran uzun bir süre kararır. Uğultular giderek azalır. Uğultuların bittiği anda Ahmet birden gözlerini açar. Kafasını panikle kaldırır.
Çantasının izi yüzüne geçmiştir. Etrafındaki herkes gündelik normal giyimleriyle çalışmalarını sürdürür.
(SON)