Sokaktan gelen seslere uyandı, hoş şu sıra içindeki seslere bile uyanmaktaydı... Merak duymadı, sanki oturduğu yerde her gece insanlar birbirlerini boğazlarmışçasına, umursamadı. Elini boşluğa uzatıp kısa bir çaba sarf ettikten sonra başucundaki lambayı buldu ve gözlerini kıstı, hassasiyeti tüm vücudu tarafından kabullenilmiş olduğundan ışığın gözlerini yormasına müsamaha gösteremezdi. Yavaşça doğruldu ama öyle yavaşçaydı ki bu doğruluş, neredeyse bir rüya daha olduğunu sandı bunun. Terliklerinin ayağına geçmesini bekledi gözlerini bir an olsun açmadan ve sonunda böyle bir şeyin olmayacağını fark etmesi de, haliyle, pek kısa sürmedi. O kadar tembelleşmişti ki uyumak bir dert, uyanmaksa ayrı bir dertti onun için. Terlikleriyle kavuşan ayakları sonunda biraz da olsa yaşam belirtisi göstermiş olacaktı ki ayağa kalktı. Seslerin devam etmesi onu daha da sakinleştirmiş gibiydi ve kapıya yöneldi. Antrede, askılıkta duran paltosunun cebinden güç bela tütününü buldu ve son gücüyle masaya yöneldi, sandalyeye oturdu.
Şimdi ne olacaktı? Kafasındaki bulanıklığın dışında kalan tek şey buydu, sigarasını saramadan uyudu.
Şimdi ne olacaktı? Kafasındaki bulanıklığın dışında kalan tek şey buydu, sigarasını saramadan uyudu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder