16 Temmuz 2014 Çarşamba

Aşk Nedir Sorusu Üzerine

Kökeni üzerine 2 farklı ihtimali barındıran bu ağabeymiz (bkz:aşk) ya Arapça’da sarmaşık manasına gelen “aşeka” kelimesinden yahut Farsça bir kelime olan ve istemek manasına tekabül eden “işka/işk” kelimesinden türemiş olup asırlardır en temel besin kaynağı olarak best seller raflarının en üstünde yerini muhafaza ve müdafaa etmektedir.


Bu gelmiş geçmiş en evrensel olan kavram aynı zamanda da gelmiş geçmiş en bireysel kavram olmabaşarısını göstermekte olup yöre yöre farklı özellikler göstermektedir.


3 tarafı denizlerle çevrili olan coğrafyamızın yüksek kısımlarda iç ısıtan bir sonbahar ayazı, kıyı kesimlerinde ilik titreten bir meltem rüzgarı, ormanlık alanlarında ise hidrojen ve oksijeni ayırabilen en değerli madenimizdir.


Birçok dinin çıkış noktası olan AŞK yıllarca nice ilime irfan, nice yaraya derman, nice insana da ferman olmuştur. Çok sayıda babayiğit öğütmüş, yüce dağları tahrip etmiş, balya balya meczup yetiştirmiştir.


Kimi zaman bir duada,


Kimi zaman bir notada,


Kimi zaman bir fırça darbesinde,


Kimi zaman bir tiyatro sahnesinde,


Kimi zaman bir reaksiyonda,


Kimi zaman bir darağacında,


Kimi zaman bir manifestoda,


Kimi zaman yerde,


Kimi zaman gökte görülmüştür.


Canlılarsa ancak ve ancak onun peşinde görülebilmişlerdir.


Victor Hugo’da da görüldüğü olmuştur Mevlana’da da,


Newton’da da görüldüğü olmuştur Yunus’da da,


Shakespeare’de de görüldüğü olmuştur sevgili ağabeyim bunu okuyan sende de..


Victor Hugo’da aşk bir deniz kadın da onun kıyısı olarak ortaya çıkmış,


Mevlana’da da durum ondan farklı olmamış aşk onda da engin, ucu bucağı olmayan bir deniz olarak


ortaya çıkmıştır.


Newton’a göre ise aşk sadece bir köprü kurmak imiş ve hatta insanlar sürekli duvar ördükleri için yalnız


kalırlarmış.


Yunus’a göre aşk çok derin,


Shakespeare’e göre ise aşk gözle görülemeyecek kadar yoğundur ve ancak ruhla görülebilir.


Bunca adamı yazdı sonra da konuşacak, kendini ne sanıyor ki bu?


Aşk Zeki Müren’in İnleyen Nameler’idir


Aşk Neşet Ertaş’ın buram buram Anadolu kokan bozlaklarıdır


Aşk Genco Erkal’ın sesinden Nazım Hikmet’i puslu gözlerle yaşamaktır


Aşk her sabah içilen demli bir çay kadar kırmızı ve her gece içilen okkalı bir kahve kadar ağırdır


Aşk annedir


Aşk babadır


Aşk kardeştir


Aşk arkadaştır


Aşk enstrümandır


Aşk ölenin arkasıdır ve ölecek olanın yaşadığı süre kadar kıymetlidir


Aşk küçücük serçe parmağının senin imanını gevretmesidir


Aşk ! Yine aşk sarhoş olamayacak kadar düşünceli olmaktır


Aşk ramazan pidesidir arkadaşım


Aşk mahalleden geçen böcek ilacı arabasıdır


Aşk bir film sahnesini aklından atamamandır


Aşk bir şarkının sözlerini “ana! yeni anladım!”dır


Aşk menemendir öğrenci evinde


Aşk mahalle kıraathanesi kadar pasaklı ama en güzel çayın orada yapıldığı yerdir


Aşk yeni aldığın ayakkabındır


Aşk saman kağıttır, saman !


Aşk annenin kızlık soyadıdır


Yazı yazdığın defterindir aşk


Aşk ilk öptüğün ve son öpeceğin kızdır


Aşk her bir zerresini sevmektir bir varlığın


Aşk buram buram kekik kokusudur


Aşk buram buram anason kokusudur


Aşk buram buram tezek kokusudur


Aşk karnı aç 3 yaşındaki çoçuktur


Aşk Soma’dır..


Aşk vatan toprağıdır


Aşk yitip gidenlerdir yine o aşk yitip gidenlerin ışıklarıdır


Aşk düşüncedir


Aşk düşünebilmektir


Aşk düşündürebilmektir


Aşk insandır


Aşk insanımızdır


Aşk bitmeyendir ve bitmeyecek olandır


Ve aşk arkadaşım bana göre yaşamaktır…


16.07.2014


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder